14.05.2025
Tarımda kendi kendine yetebilen ender ülkelerden biri olan Türkiye, ne yazık ki son yıllarda uygulanan yanlış politikalar, çiftçimizin yalnız bırakılması ve köy kültürünün sistemli şekilde yok edilmeye çalışılmasıyla büyük bir gerileme yaşamıştır. Süregelen siyasi planlamalar, bizi bugün savaşta olan Ukrayna’dan ve yıllardır iç savaşla boğuşan Suriye’den dahi tarım ürünü almaya muhtaç hale getirmiştir.
Yıllardır artan tarımsal ithalat, yükselen girdi maliyetleri ve yetersiz destekler nedeniyle çiftçimiz toprağını işleyemez duruma gelmiştir. Bir zamanlar bu topraklarda kurulan ziraat okulları, Yüksek Ziraat Enstitüsü, güçlendirilen Ziraat Bankası ve kaldırılan Aşar Vergisi ile tarım, Cumhuriyetimizin temel kalkınma aracı olmuştu.
Tarım araç ve gereç desteği sağlayan, “Köylü milletin efendisidir” diyerek üreticiyi yücelten, yükselişini üretime verdiği değerle temellendiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, bugün Adapazarı’nda yerel yönetimlerden bırakın kapsamlı destekleri, bir litre mazot, bir fide, bir avuç tohum dahi alamaz hale gelmiştir.
Oysa şehrin ve ülkenin ekonomik kalkınması için toprağın, toprağı işleyene yani çiftçiye emanet edilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir. Üreten çiftçinin yanında olunmadıkça, gıda krizleri derinleşecek, kırsal yok olacak ve ülke dışa bağımlı hale gelmeye devam edecektir.
Bu acı gerçekler karşısında hem kendimizi hem de bizleri yönetenleri bir kez daha sorgulamamız gerektiğini hatırlatıyor; alın teriyle toprağı yoğuran, emeğiyle ülkeye hayat veren tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü kutluyorum.